fbpx

Modayı Tüketmek

Yazar: İrem Tütçü

Moda insanların örtünme ihtiyaçlarını gidermek için materyal üretmek olarak başlamış bir yolculuk olsa da bireylerin kendini dışavurumu ve kültürlerin aktarımı olan sembolik bir üretim haline geldi. Ford tipi üretim pratiklerinin işletmelere uygulanmasıyla beraber tüm sektörlerde hızlı ve bu nedenle daha kârlı üretim gerçekleştirilirken moda sektörü de bundan nasibini aldı. Hızlı moda, bireylerin ihtiyaç ve taleplerine en hızlı şekilde cevap vermek ve yalnızca high end ürünlere ulaşabilen zengin kesimin değil, herkesin modayı deneyimleyebilmesi için yaratıldı. Çerez gibi tüketilen hızlı moda ürünleri, taleplere takriben oluşmuş olsa da zamanla talepleri şekillendiren esas iktidara evrimleşti. Özellikle globalleşme ile birlikte kültürel mirasların ve bireylerin kendine özgü dışavurumlarının önü kesilmiş durumda. Yalnızca giysi parçalarının değil fakat tarzların, çoğu zaman baştan aşağı kombinlerin aynı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu konuda özellikle hızlı modanın tüketim öznesi olmaktan çıkarak tüketimi dayatan ve üstelik tek tip tüketime yönlendiren yapısı oldukça sorunlu. İnsanların taleplerine cevap vermek yerine, insanları yaratılan trend illüzyonu ile ihtiyaç sahibi olduklarına inandıran bir sistem var. Kıyafetlerin alındıktan sonra bireysel dokunuşlarla zenginleştiği, kişiye özgü bir hal aldığı yavaş ve kıymetli süreç, gördüğünü kopyalamaktan ibaret olan bir hızlı ve alelade bir sürece dönüştü.

En başta belirttiğim hususa geri dönersek gerçekten de moda herkes için oldu mu? Her ne kadar couture / haute couture koleksiyonlara ulaşamayan insanlara bu ürünlerin muadilleri sunulsa da moda herkesi kapsayan bir süreç olmaktan ziyade, üst sınıfın zevklerini bize dayatan bir araç. Oysa, yalnızca örtünmek olmaktan çıkarak sosyal hayatımızda birçok ortamda kıyafet kodlarına sahip olduğumuz bir düzende modaya ulaşmak aynı zamanda bir zorunluluk Giysilerin bireylerin kendini ifade etmesi için bir alan tanıması gerekirken, bizleri yalnızca belli stereotipilere dönüştürdüğü bir döngünün içindeyiz.

Moda sektörü bu çılgın talebi yaratabilmek adına etik ve sürdürülebilir olmayan, insan haklarını hiçe sayan metotlar kullanıyor. Bu noktada tüketicisinin market rafından aldığı bir cips ile mağazadan aldığı ve 2-3 kez kullanarak 3. dünya ülkelerindeki çöplüklere göndereceği kıyafetin nosyonu aynı: Kısa süreli tatmin sağlamak. Tüketici modanın sorunlu noktalarıyla hiçbir zaman bir araya gelmiyor. Bu da aslında alışveriş yaparken yaptığı tercihin ne kadar bilinçli olduğu sorusunu uyandırıyor bende. Eğer tüketici, süreçlere dahil olabilseydi yine de 2-3 giyimlik, anı kurtaran ve günün trendlerine uyan kıyafetleri mi tercih ederdi yoksa uzun ömürlü ve sürecin doğru ilerlediği kaliteli, kendine özgü ürünleri mi? Bence, bu sorunun cevabı oldukça açık. Tüketiciyi üretime dahil etmek, modanın yavaşlaması ve özgürleşmesinde çok önemli bir nokta. Onu, toplumun ve medyanın belirlediği beden ve sınıfsal kalıplara uyan insanların tükettiği bir özne değil, kendimizi ifade ettiğimiz bir araç haline getirmemiz gerekli.

©2024 Atolye Ren Topluluk Platformu

Gizlilik Politikası

Bizimle İletişime Geç

Gönderiliyor

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?